Yahudiye Valisi Pontius Pilatus riske girmek istemez. Kudüs’te durum gergindir; bu nedenle Romalı askerler tüm stratejik noktaları tutmuşlardır, öncelikle şehir kapılarını ve Tapınak Dağı’nın (Müslümanlar Haremü’ş-Şerif diye anıyor, İbrani’ce Har ha-Bayt) tepesindeki Antonia kalesini.
Ancak şehri kontrol etmek zordur. Henüz tamamlanmamış olan Tapınak’ın bulunduğu platonun dört bir yanında, tepeler ve vadiler üzerinde alçak, çoğunlukla iki katlı evler uzanıyor. Aralarında sokaklar, meydanlar, dar geçitlerden oluşan bir karmaşa. Normalde burada 40.000 dolayında insan yaşar, şimdi neredeyse bunun dört katı şehre doluşmuştur. Yılın en önemli dini kutlamalarından biri olan Pesah (Hamursuz Bayramı) yaklaşmaktadır.
Golan’daki Yodefat ve Gamladan hacılar akın eder, Celiledeki Kefernahum ve Nasıradan, Erihadan, İskenderiye, Yunanistan ve Romadan. Celileden yayan gelen yüzlerce kişi geceleyecek hanlar arar.
Tapınak Dağı
Satıcılar iki haftadır Tapınak’ın ön avlusunda pazar tezgâhlarını kurmaktadır. Şehrin diğer pazarlarında da tahıl, büyükbaş hayvan, meyve ve odun satılır. Şehrin yukarı kesiminden -Tapınak Dağı’nın batısındaki, rahipler ve soyluların ikamet ettikleri tepe- rahip ailesi Kathros’un aktar dükkânının kokusu gelmektedir.
Ancak bayram günü havasının ardında isyan pusuda beklemektedir. Pesah, İsrail halkının Mısır esaretinden kurtuluşunu anmak için kutlanmıyor mudur? Ve bu halk onlarca yıldır Roma boyunduruğu altında inim inim inlemiyor mudur? Dini duyguları kabarmış bir kalabalık, nefret edilen askeri birlikler, kutsal bir gün, uçsuz bucaksız bir şehir – büyük bir yangın çıkarmak için tek eksik, bir kıvılcımdır.
O sırada, Kudüs surunun üstündeki askerler, bir alay yandaşıyla birlikte Zeytindağı’nı aşıp Kutsal Şehre giren bir adamı gözlemektedir – Kudüs’te daha önce hiç görmedikleri bir adamı.
«Hosanna! [Yalvarıyoruz, kurtar]» diye bağırırlar yabancının önü sıra koşturanlar. «Efendimizin namına gelene şükürler olsun!»
Askerlerden biri, güneydeki şehir kapılarının birinden yapılan bu görkemli girişi Pilatus’a bildirecektir. Valinin tepkisi hakkında bilgi yok ama telaşa kapılmış ve sinirleri öncekinden daha da gerilmiş olsa yeridir.
Yahudi takviminin 9 Nisanı, Roma İmparatoru Tiberius’un hükümdarlığının 17. yılıdır – 2 Nisan 30, Pazar. Romalıları alarm durumuna geçiren o adam Nasıralı İsa’dır ve 120 saat kadar ömrü kalmıştır.
Celile’den gelen kişi dünyanın en büyük dini cemaatini kurar. Neredeyse iki milyar Hıristiyan bugün onun yolundan gidiyor. İki bin yıldır insanlar onun adına ölüme koşuyor ya da onun adına öldürüyorlar. Engizisyoncular onun adına binlerce kişiyi diri diri yakılmaya mahkûm etti. İnananlar onu yüceltmek için katedraller ve darülacezeler kurdu.
Peki ama, adı iki bin yıldır sevgi ve acıyı çağrıştıran bu Nasıralı İsa kimdi? Yaklaşık 300 yıldır bilim adamları, İsa’yı tarihsel boyutuyla kavrayabilmek için, bizi antikçağdan ayıran rivayetlerin sayısız karanlık tabakasını yavaş yavaş ortadan kaldırıyor.
Bu zaman içinde tarihçiler, dinbilimciler, dilbilimciler ve arkeologlar, dört bir yana dağılmış buluntular ve yeniden keşfedilmiş Eski İbranice metinlerden, iki binyıllık bir köy evinin duvarları ve çok eski bir balıkçı teknesinin çürümüş dış kaplamalarından, bir ruhani liderin mezarı ve idam edilmiş birinin iskeletinden, madeni paralar, kitabeler ve taş kaplardan büyüleyici bir yapbozu bir araya getirdiler.
O zamanlar Imperium Romanum’un doğu sınırındaki o yörede insanların nasıl düşündüklerini ve neler umduklarını, nelere inandıklarını ve nelerden nefret ettiklerini ortaya çıkardılar.
Read More about YENİ BİR PROTESTAN TARİKATI MOONCULUK